Pazar, Mart 16

fin

"Hayatınıza yeni ve lüzumsuz insanlar dadanıyor. Ortak geçmişiniz ve hiçbir şeyiniz olmayan insanlar. Sizi tanımayan; tanımasına imkân ve ihtimal olmayan insanlar. Bence bir insanın hayatına otuz yaşından sonra yeni insan girmesi, inanılmaz güç.
[...]
Bu ne mene bir konfordur insan hayatında. Avucunun içi gibi bildiğin insanlarla konuşmak, onlarla olmak. Yeni insanlarla bitmek bilmeyen engebeler, güven sınavları, yanlış anlamalar, anlaşamamalar; bir dolu iletişim sorunu... Otuzundan sonra olmuyor, çekilmiyor.
Herkesin hayatında vakit hırsızları vardır. Bir bakarsınız telefon etmiş ve temiz bir yarım saatinizi göz göre göre araklamışlar. Konuşmanın özeti şudur: NE KESTİN KOÇ, NE YEDİN HİÇ. Hayatınızda biri vardır: Bir sevgili, bir koca, bir 'karşı' cins olayı. Didişe didişe bir haller olursunuz.
Yaşam enerjiniz bilekleriniz kesilmiş de, toprağa akıyorcasına, ruhunuzun damarlarından çekilir gider. İnanılmaz bir negatiflikle baş etmek durumunda kalırsınız. Gözünüzün ışıltısı kaybolur, ruhunuz daralır çeker. Münakaşadan geçilmemektedir ortalık. Birbirinizin cinini tepesine çıkartmaktasınız.
Beraberliklerin iptila yaratan bir yanı da var. Tabii güç, bir ilişkiyi koparıp atmak.
Ama olan size olur. Keyif almak nedir hayatta, unutur gidersiniz. Tüm yaşam enerjiniz kubura boşalmakta gibidir; kanalizasyonlardan akıp gitmektedir.
Bir bahar temizliği için çanlar çalmakta.
Lüzumsuz insanları kapının önüne koymak için.
Onlarla geçirdiğiniz zaman zarfında, vakit kaybettiğinizi hissettiğiniz herkes fuzulidir. Hayatınızda 'fuzuli işgal' yapmaktadır. Masayı doldurmakta; ama sizi aç bırakmaktdır. Ruhunuzu didip enerjinizi yok etmektedir.
Sizi sıkanları, anlamayanları, alışamayanları, yeni olup da yoranları, okuyamayanları, yol yakınken kapının önüne koyun."

Perihan Mağden

1 yorum:

EverythingThatisPracticedSolidMeltsintoThinTheory dedi ki...

When it is "fin", one always seriously risks a re-run. A good director would keep shooting to avoid a re-run;)