Pazartesi, Şubat 28

açık mektup















upuzun gecelerde, tüm belirsizlikleriyle hayatı düşünmeye başladığımda seni düşünüyorum. anneanne.

Cuma, Şubat 18

shameless / episodes


















Aslında bir channel 4 yapımı olan Shameless karşımıza US remake ile çıktı. Orjinali remakeinden ne kadar iyidir bilemiyorum ama ben şu an hastası olma yolunda emin adımlarla ilerlemekteyim. Alkolik baba Frank ve altı çocuğunun hikayesini anlatıyor. İngilterede şu an 8. sezonu oynuyor olması beni rahatlatıyor. Showtime çekmeyi bıraksa bile elimizde orjinaller var!






















İlk birkaç bölüme dişimi sıktıktan sonra şimdi izlemekten büyük keyif aldığım diğer dizi ise Episodes. İçinde Matt LeBlanc olan her şeyi izlerim, ama asıl bomba Green Wing ve Black Books'ta tanıyıp sevdiğim Tamsin Greig'in de oynuyor olması. Dizisiz bir hayat, hatadır.

Salı, Şubat 15

look and tell


















‘The only true voyage of discovery, the only fountain of Eternal Youth, would be not to visit strange lands but to possess other eyes, to behold the universe through the eyes of another, of a hundred others, to behold the hundred universes that each of them beholds, that each of them is.’ –Marcel Proust

Salı, Şubat 8

korku'dan yürüyüp geçerken
















Swift as a deer. Quiet as a shadow. Fear cuts deeper than swords. Quick as a snake. Calm as still water. Fear cuts deeper than swords. Strong as a bear. Fierce as a wolverine. Fear cuts deeper than swords. The man who fears losing has already lost. Fear cuts deeper than swords. Fear cuts deeper than swords. Fear cuts deeper than swords.
— Arya Stark, A Song of Ice and Fire

I must not fear.
Fear is the mind-killer.
Fear is the little-death that brings total obliteration.
I will face my fear.
I will permit it to pass over me and through me.
And when it has gone past I will turn the inner eye to see its path.
Where the fear has gone there will be nothing.
Only I will remain.
— Bene Gesserit Litany Against Fear, Dune

Pazartesi, Şubat 7

uyumakla uyanmak arasında bir yerde


















Üzgünüm eskisi gibi değil lunapark. Bi yanıp bi sönerken, hiç gitmemiş gibi ışıklar ama baksana bana gölgeme döndüm halim perişan. Bi yanıp bi söner. Bi yanıp bi söner. Bi yanıp bi söner. Hiç gitmemiş gibi ışıklar ama.
Sen nehirleri yataklarından ayırırdın da örterdin üstümü. Hani yuvarlanıverirdi taşlar, yani canları isterse. En güzel günleriydi onlar ama geri geleceklermiş gibi değil, bu sefer, mutsuzum ama keyfim yerinde. Gel beraber diye değil. Karanlık. Artık hurda bir eşyadır ve en güzel yerinde durur evin.