Cumartesi, Eylül 29

idare et

vidyoyu kendi sıklığımda abarttım ama olsun bienalin bi uzantısı gibi düşünün, kemal yolladı, izledim ve yere düştüm:

Cuma, Eylül 28

clementine

kırmızı oje

bi gün biri bana şöyle demişti,
tırnak yapın ne kadar güzel. tırnak yapısı ne ya, güzel olsa ne olur. oysa bilmiyordum, tırnakta bitiyormuş her şey, tepeden tırnağa.
o gün bugündür ojem kırmızı, chanel no8, pirate red. sevenini seviyor sevmeyenini ben hiç sevmiyorum.
ama burdan kırmızı ojeye edecek iki çift sözüm var: sevgili kırmızı oje, bi de çıkmasan, çıkınca korkunç durmasan, tırnaklarım hep böyle kanlı canlı kırmızı olsa, rötüşe gerek kalmadan,
nedeni ise şöyle açıklanabilir mi acaba,


seni daha iyi ayıklayabilmek için,
seni daha iyi tanıyabilmek için,
seni daha iyi kaşıyabilmek için.


benden bu kadar.

yerim seni

Çarşamba, Eylül 26

bat for lashes

meşgul tonu veriyorum


uyan, ders programı, reading list, auto cad, 3d max, çizimler, çeviri, belki prag, patti smith, telefon, bilet, araba muayene, poşu, mali, gör götüm yolları, facebook, mail, filmekimi, kırık bir tırnak, dergiler; özellikle bob, degrade modası, ve uyu.

Salı, Eylül 18

in case of an emergency call me

naked'ı izlemiş keyif yaparken telefon, babam arıyor, babam aşağıda odasında, beni niye arasın ki, aniden adrenalin, açıyorum, bir saniye gelir misin diyor, biliyorum bir şey oldu, iniyorum yanına, ilaçlarını sayıyor, banyoya koşup getiriyorum, nabzını ölçüyorum 140, tansiyon normal, taşı-kardisi var, doktorunu aramak istemiyor, yarın tatile gidecek, tehlikeye sokamaz tatili, ben arıyorum, acile gidiyoruz, doktoru geliyor, ritm bozukluğu, doktor boğazında baskı uygulayıp ilaca gerek kalmadan 140ı bir anda 85e indiriyor, ilaçları değişiyor, korkmuyoruz, korkulacak bir şey yok. en çok kendime şaşırıyorum, uçarak hastaneye, altunizade'ye gidebildim, ve hep sakin sakin ve sakindim.

Pazartesi, Eylül 17

*


L
ouise: So what happened, were you bored in Manchester?
Johnny: Was I bored? No, I wasn't fuckin' bored. I'm never bored. That's the trouble with everybody - you're all so bored. You've had nature explained to you and you're bored with it, you've had the living body explained to you and you're bored with it, you've had the universe explained to you and you're bored with it, so now you want cheap thrills and, like, plenty of them, and it doesn't matter how tawdry or vacuous they are as long as it's new as long as it's new as long as it flashes and fuckin' bleeps in forty fuckin' different colors. So whatever else you can say about me, I'm not fuckin' bored.

ne varsa bende var

---------------Girls----------------
-----------are like apples------
-------on trees. The best ones-----
-----are at the top of the tree.-----
---The boys dont want to reach---
--for the good ones because they--
-r afraid of falling and getting hurt.-
-Instead, they get the rotten apples-
from the ground that arent as good,
but easy. So the apples up top think
something wrong with them when in
-reality they're amazing. They just--
---have to wait for the right boy to
---- come along, the one who's-
----------- brave enough to-----
---------------climb all-----------------
---------------the way-------------
-----------------to the top-----------------

Perşembe, Eylül 13

hayırlısı her ne ise

dün
- e nasıl geçti mülakat?
- valla bilmiyorum. bakalım.

derken bugün artık bir doktora öğrencisi olduğumu öğrendim. mülakat notu: 100. mersi.

Çarşamba, Eylül 12

hep yuvaya dönmek

istanbul üniversitesi, edebiyat fakültesi, sağ kanat, 5. kat, en sağ koridor, ingiliz filoloji, 4 sene soluduğum hava sanki hala asılı orada, sağdan 2. kapı, mülakat. umursamazlığın verdiği rahatlık. rahatlığın verdiği samimiyet, benden başka 7 kişinin terleyerek çıktığı odadan gülerek çıktım. ortamın ve insanların bana verdiği his: araf. orda olmak mı olmamak mı daha iyi karar veremedim.

Salı, Eylül 11

yooof

bütün sene yaymanın intikamını 1 haftada aldılar. onlar kim, gizli öznem nerde?
göz alerjisinden tek gözüm şiş yaşıyorum, çat diye çatlıycam.

Perşembe, Eylül 6

hayat süprizlerle dolu gibi değil gibi

son 24 saat: babam koldan elektro anjiyo çektirdi. hastaneye kaldırıldı, kasıktan anjiyo yapıldı, stent takıldı, 2 damara balon yapıldı. hepimizi çok korkuttu.
ben başka bir boyuta geçtim.

Salı, Eylül 4

eğlenilecek kızlar

eda daşpınar bodrumdaki şezlongunu öksüz bıraktı, hava serinledi, spor salonuna geri dönüldü, facebookta olmadık insanlarla karşılaşıldı derken nihayetinde bu hafta 3 kişiyi daha evlendirip yaz sezonuna veda etmeye hazırlanıyorum.
evlenilecek kız arkadaşlarım teker teker gidiyor.

hint: eğleneceğin kızla evlen.

Pazar, Eylül 2

booty call













son 1 ayda uçağa binme konusunda hosteslerden hallice bir durumum var, valizi hiç boşaltmadım, beni, her an gitmeye hazır kapımda bekledi. uçak ve uçmak, iç organların sarkması derken ve karşımda bodrum fikri ışıl ışıl parlarken, ve bir de araba kullanma sevdalısı, uzun yol şöförü, bazı bazı kamyoncu olmam(ız) sabahın 6sında yola koyulmamıza denk düştü. 8 saat sonra, bodrumdaydık. insan bildiği yeri daha mı çok seviyor yoksa bana mı öyle geliyor ama mesela bodruma girişteki o manzara, gümüşlük'de balık ve güneşi batırma, turgutreis - fener sahilinde kos adası ışıklarını izleme, yani türkbükü'nde hocanın yerinde saç kavurma, marina köftecisinde köfte ve belki süngerde pizza, sonra marina yacht clubda canlı müziği, körfezde seni sen yapan şarkıları, del mar'da kendini dinlemek. kargıda denize girmek, yahşi nin adını telaffuz etmek, begonvillere bakmak, sabah aniden uyanmak, duştan akan suyun tuzunu tatmak. jack daniels içerken masaya üzüm, masaya kuruyemiş, masaya çikolata gelmesi, tanıdık bir sürü yüz görmek, sarhoş olup onu bunu aramak, belki arayamamak, güneş altında uyumak, derken yolcudur abbas, ve


uzanıp kanlıca'nın orta yerinde bir taşa
gözümün yaşını yüzdürdüm hisara doğru
yapacak hiçbir şey yok
gitmek istedi, gitti
hem anlıyorum, hem çok acı
tek taraflı bitti..

bir lodos lazım şimdi bana, bir kürek bir kayık
zulada bir kaç şişe yakut, yer gök kırmızı
söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp
düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı
ah istanbul, istanbul olalı...

bıraktığım şeyler aynı kalmamış, ama herkes bir şekilde var olmaya çalışıyor, bazen geri vitese takıp gidiyor, bir de baş parmağım seğiriyor, hayatımda ilk defa.

bodrumun kısa özeti ise kazara duyduğumuz şu cümle olabilir "Benim adım Ramses, gece 1e kadar burdayım."