Cuma, Aralık 29

hastayım, yaşıyorum görünmez hayâliyle
belki bir gün, bir gün diye, beklerim ümîd ile
çürüyor zavallı kalbim aşkının hasretiyle
belki bir gün, bir gün diye, beklerim ümîd ile
Ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. Ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. Yerde taze bir tezek kümesi görürler. Üzerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. Ağa, marabasıyla alay etmek ister.

‘‘Maraba’’ der, ‘‘şu tezeği ye, atla araba senin. Sen bineceksin, ben yürüyeceğim.’’

Maraba ata bakar, arabaya bakar. Ağaya da zaten gıcıktır. Oturur, midesi bulana bulana tezeği yer. Ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner. Ağa çok bozuktur. Durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. Maraba da bozuktur. Durduk yerde tezeği yemiştir. Ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkánı vardır. Üstelik ne ata, ne de arabaya bakacak parası vardır. Dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında.

Maraba, ağadan intikam almak için ‘‘ağa, ağa’’ der, ‘‘sen şu tezeği ye, at ve arabayı geri al’’.

Ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. O da oturur tezeği yer. Arabaya kurulur, atı kamçılar.

Köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, ‘‘köyden çıkarken araba senin, at senindi. Yürüyen de bendim. Köye giriyoruz. At senin araba senin. Yüreyen yine ben. Ağam iyi de biz bu boku niye yedik?’’
my love is as sharp as a needle in your eye
you must be such a fool
to pass me by

Pazartesi, Aralık 18

kaybetme korkusu

olmaz olmaz deme olmaz olur
olmaz olmaz deme olur olmaz
olmaz olmaz deme olur olur


çok korkuyorum.

Cumartesi, Aralık 16

ihtimal ya fikrinize düşersem tutturun bir rumeli havası

simple and unpretentious.
başım ağrıyor, başımla ilgilen.

sen, ben ve ilişkimiz, biz üçümüz bir çiftiz.