Salı, Haziran 30

the hell with love



The end was quick and bitter. Slow and sweet was the time between us, slow and sweet were the nights when my hands did not touch one another in despair but with the love of your body which came between them. And when I entered into you it seemed then that great happiness could be measured with the precision of sharp pain. Quick and bitter. Slow and sweet were the nights. Now is as bitter and grinding as sand- “Let's be sensible” and similar curses.

And as we stray further from love we multiply the words, words and sentences long and orderly. Had we remained together we could have become a silence.
-Yehuda Amichai

Çarşamba, Haziran 24

ve sonsuza dek mutlu yaşadı:


dr yeterlik sınavının yettiği bir noktada sınava girdim. yazılı sınav 4buçuk saat filan sürdü, içimi kağıtlara döktüm. sözlü sınav için araya haftasonu girdi, bir de efes one love. vip'de oturup tıkınmaktan ve içmekten halkın arasına pek karışamadık, zaten dinlenecek doğru düzgün adam da yoktu yasemin dışında. uykusuz bir gecenin ardından pazartesi 5 prof ve ben cehennem sıcağında bir odada tezimi tartıştık. tartışılcak bir şey olmadığını anlayınca beni bıraktılar, şimdi bir hafiflik. merhaba güneş, elveda beyaz ten.

Cuma, Haziran 12

sığınak değil en kuytular


gelmeyecek bir ilham, bitmeyecek bir an, gitmeyecek anı. çocukluğumun geçtiği bahçelerden birinde yürürken boyumun asla erişemediği duvarlar aslında ne kadar da bodur. ekildiğini hatırladığım ağaçlar, güneşi görmediğinden kurumaya mahkum çim, iki ağaç arasına gerilmiş ip, pencereden aşağı atılan top. kahkahalarımızın yankılandığı duvarlardaki çatlakların birinden içeri

Salı, Haziran 9

hayat aynı gökteki gibi



hi. ideolojinin yüce nesnesi olmak üzereyim, sınava 10 gün kala literary theory çalışmaktan jameson'ın depthlessness dediği şeye ulaştım sanırım. dahası saçıma phyto'dan aldığım besleyici olduğunu iddia eden yağı sürdüm, hayatımda bir dönüm noktası. ah bu ben kendimi nerelere koşsam. bye.

Pazartesi, Haziran 1

diş beyazlatma

o başlığın sonunda bir de ünlem var. ben beyazlattım siz beyazlatmayın diye söylüyorum, ağrı eşiği yukarlarda seyreden biri olarak şu an kendimi hastaneye kaldırmak istiyorum. bütün dişlerim teker teker ağrıo, hani soğuk-sıcak hassasiyetinde beyne bir bıçak saplanır ya, onun sürekli olduğu bir cehennem azabı. bütün forumlara baktım herkes ne kadar sürdüğünü sormuş, bir allahın kulu da ağrısı geçince yazmamış, bu da ağrıdan intihar etmiş olduklarını gösteriyor. 1-2 gün gibi dişçi açıklamaları okuyorum, değil 1 gün 1 dakika daha dayanacak gücüm kalmadı. kafama sıçıyım. bembeyaz dişlerim var.


4 saat sonra: 2 saat önceki ağrı seviyesine dönmek için neler vermezdim.

14 saat sonra: geçirdiğim en kötü geceydi. giderek şiddetlendi sonunda ağlama krizine girdim. 2 apranax fort bana mısın demedi. dünyanın bütün uyuşturucularını getirin bana modundayken sabahın 5ine doğru artık nefes alırken bile dişim sızlıyordu. bi ara sızmışım. uyandım, çok daha iyi bir seviyede ağrı, bir daha artmasın diye bahçedeki çam ağacına adak adamaya gidiyorum.