Çarşamba, Mart 26

bıdı

(cicim ayları is officially over, ben de amma çok mıymıy aşk anlatmışım, aşkı biraz paranteze almak lazım.)

bir şeyi yapıyor olmaya ikna olmamak, mesela vejeteryansın ve vejeteryan olmak için 100 sebep bulup yazıyorsun, sayıyorsun ama bunu niye yapıyorsun, yapma, ye işte eti orta pişmiş, kanı gitmemiş. veya işte stupidly in love biri sorabilir beni sevmek için 5 sebep say diye, bu soruyu duyduğun anda neden sevdiğini ciddi ciddi düşünebilirsin artık. sen, sen, sen. kimle konuşuyorum, kendimle. retorik sorular. entelektüel endişeler: film festivali için 3 tanecik bilet aldım, oysa hiç almamaya karar vermiştim. bu film izleme kaygısı beni cidden çok yoruyor, bir süre sonra filmi izlemiyorum, görevini yerine getirmiş olmanın verdiği huşuyla bir kağıda çentik atıyormuşum gibi oluyorum veya -dum. olmasın diye uğraşıyorum. tabii gidip bilet kalmadığından avucunu yalamak bu sinema delisi şehirde çok mümkün. bugün hava çok sıcak ve serindi aynı anda. lodosun verdiği uykunun ilk dersin ninni dinliyorum aldanışıyla birleşince diğer derse gitmeden tramvaya binip sirkeciye gittim. tramvay deneyimi travmatik oldu, unutmak istiyorum. yaşasın kişisel arabalar, yaşasın trafik. her neyse borsa da güzel mamalar yedim sonra da biraz dükkan gezerken ali muhiddin hacıbekir le göz göze geldik. sonra içerdeydim, sonra lokum alıyordum: kahveli, zencefilli, naneli, ve tabii tarçınlı. pişmaniye onu almam için yalvardı, almadım, pişmanım. badem ezmesinden bahsetmeyelim bile.

Hiç yorum yok: