Salı, Nisan 24

so what
















yatmadan önce şarkı okuma kitabı'nı okuyorum iki gecedir. ister istemez kendi şarkılarımı düşünüyorum, kendi listem ne olurdu karar vermeye çalışıyorum. o listede yeri sağlam birkaç şarkı, birkaç albüm var.
kind of blue'yu ilk dinlediğimde öysden çıkmış kendimi birleşik krallığın güney sahillerinde minimal bir kasabada yalnız bulmuştum. gözü bağlı eros, aşk okunu bana saplamıştı, uzun süre karşılıksız sandığım ama bir o kadar karşılıklı olduğunu onu bir daha göremeyeceğim gün öğrendiğim, olmazsa olamayacağıma inandığım birini tanımıştım. hüznün vücuda gelmiş hali olarak almıştım kind of blue'yu. sonraları dinlerken eğer zamanlamayı iyi yapmamışsam kendimi yeniden hüznün ortasında bulurken şimdi hüznün yerine kendi kendine bir gülümseyiş, alınan bir keyif var. bittiğinde bir sigara yakmak istediğim albümdür kind of blue.

Hiç yorum yok: