Pazartesi, Mart 19

tahlil sonucu beklemek ne kasvetli bir şey. kafa dağıtmak gerek acilen.
eski bir arkadaşın blogunda son haftamızı meşgul etmiş iki konu gözüme çarptı, ben de aklımdakileri geçiriyorum yazıya. ilki saf adıyla piyasaya sürülmüş detoksçu. kalabalık bir gruba çaresizce eklendiğimiz bir cumartesi akşamı, menüyü alıp beyaz türk ortamında ciğerlerimize temiz havayı doldururken ana yemeklerden 3 peynirli makarnayı seçiyorum. 6 saatlik dersten çıkmışım, açım, huysuzum, sorulan soruya dahi yanıt veremiyorum. karbonhidratı bünyeye aldığım andan itibaren rahatlıyacağım. derken bir takım maki setleri geliyor, bir maki sokuşturuyor ağzıma aykan. ve uzun ince bir tabakta makarnam. 3 top halinde. toplardan her biri bir kaşık. 3 kaşık, soğuk, içinde bir takım çiğ sebzeler olan makarna var. gözlerimdeyse yaşlar. ben kim detoks kim, tanışmak istemiyoruz.
cyanla çıkıp şimdiye gidiyoruz, ben bir tabak makarna söylüyorum.
diğer konu 300. çizgiromanını çok sevdiğim iki insan çıkardı, filmden umutluyum. afm de yanlarına uğrayıp yanaklarından birer makas alıp, moral veriyor ve emek e doğru yollanıyoruz. filmin ana teması kas. çocuklar kas yapmışlar allah için. rende kaslar gözlerimizi acıtıyor bakamıyoruz. bu kas konusundan hemen uzaklaşmak lazım çünkü 3 dişi bir erkek gittiğimiz filmde bizi etkileyen tek şey bu. homoseksüel aşkın hüküm sürdüğü bir dönemde kadın erkek aşkı abes kaçmakla yetinmiyor, bir de homofobi eklenince işin içine filmi prenses ohannes edasıyla izliyorum, pers kralı bildiğin ibne, ki bu çocuk lost da oynar, bıçkın delikanlıdır, o güzelim kaşlarını keman gibi germişler, oğlancılık, anal seks usulü şiddet, ıspartalıların uluması filan derken ben bütün filmi gülerek geçirdim. olmamış diyor, 300ü haftanın rüküşü seçiyorum.

Hiç yorum yok: