filmi geriye saralım, 10 gece önce, bodrum marinada, teknedeyiz. marina yat kulüpte fatih erkoç şarkı söylemekte. mideyi sünger pizza'da doldurmuş, üzerine 1buçuk saat kadar yürümüşüz. mecburen fatih erkoç dinleyerek uyuycaz. haydi üçgen yatağa. göğsümde bir batma. kalp ağrısı. kalbim ağrıyor diye düşündükçe artan nabız, 70-80-90. sağa döndüm olmadı, sola döndüm olmadı. oğuzu da huzursuz ederek kalktım. nefes alınca ağrıyor mu, kolunu kaldırınca ağrıyor mu, hayır sağa bakınca ağrıyor mesela. bu kadar saçma bir acı yok, çünkü tarifi yok. babam da kalp krizi öncesi tarif edemediğim bir ağrı dememişmiydi? neyse uyuyalım, sabah hala hayattaysam, görüşürüz.
kötüler ölmüyor tabii. acı yerli yerinde, yanında bonus mide bulantısı, tekneden mi sıcaktan mı kalpten mi? cevap hiçbiri.
bugün o ağrı yeniden göğsümü sıkıştırınca ve bu sefer ağzımdan çıkardığım sayısız hava baloncuğunu, ağrıyla beraber yanmayı, arada gidip gelen bulantıyı anneme anlatınca teşhisi koydu: reflü.
1 yorum:
hilfe!
Yorum Gönder