oh bebek. yemek menüsünde tek yemek var: yukarıda gördüğünüz, hayatımda yediğim en güzel et ve patates kızartması. sorulan soru basit: etiniz nasıl olsun? İlk cenevre'de gittim, haftaiçi olmasına rağmen epey sırada bekledik. sonunda sıkışık masalarla dolu salona girdik. ortam harika, şarap güzel. başlangıç olarak cevizlerle süslenmiş hardal soslu salaş bir salata geliyor önünüze. yanında da baget ekmek. sosu gerçekten harika. salata tabağını bagetle sıyırıyor olmak korkutucu. bu az sonra nasıl bir tatla karşılaşacağınız hakkında küçük bir ipucu sadece. sonunda içi kırmızı, üzeri enfes yeşil sosla örtülü antrikotumuz geliyor. orgazmik. asıl süpriz bu yemeği 2 kere yemek oluyor, birinci porsiyonunuzu bitirdiğinizi gören kadın garsonunuz hemen tealight mumların üzerindeki tepside sıcaklığını koruyan etinizin ikinci kısmını servis ediyor, yanına yeni kızarmış patatesler ve "bonne continuation" diyerek yanınızdan ayrılıyor. yaşasın damar sertliği, kolestrol. sonra yer kaldıysa gelsin tatlı menüsü. ilk gittiğimizde delilik yapıp mont blanc, dondurmalı profiterol ve creme brulee istedik. hepsi de enfesti, özellikle de brulee yumurta yumağı bir tatlı olmasına rağmen inanılmaz hafifti. yediklerimin tadını anlatmak gibi nafile bir çaba içersine girmeyeceğim, sadece şunu söylemek yeterli olacaktır:cenevre'de 2, paris'de 2 kere giderek 15 gün içerisinde 4 kere gittiğim tek restorandır kendileri. yoksa brasserie mi demeliydim?
aldığım duyumlara göre cities'de L'Entrecote de Paris diye bir yer varmış. always the real thing diye düşünsemde en kısa zamanda gidip hayal kırıklığına uğramamak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder