Pazartesi, Ağustos 21

gidilebilse, ne çok iz kalıyor geride.
“belki zaman”, diye düşünüyor adam:
“zaman eksiltebilir birikeni”. oysa ne
zaman, ne de ona benzer şeyler – ona
benzer şeyler? – silebiliyor mekâna
sinenleri. eşyalar değiştirilse de, yeni
badana yaptırılsa da değişmiyor ağrının
kurduğu sıra : değişmiyor çünkü sokak
adları, değişmiyor şehirler ve insanlar,
dünden bugüne inatla yürüyen inatçı
mantık. her mevsim, her dolunay,
yağmurlar, bahar aldatmacaları,
her kuyu, her kule, her balkon,
kadehler, mumlar, köpükler,
her kırmızı, her siyah, her gri,
her uyku, her düş, her uyanış,
– yer etmişse – aynı çiviyi isteyen
bir delikte tıpatıp zonkluyor.
“zaman da değil”, diyor adam,
kimse yokken, yüksek sesle.
yeni bir iz kalıyor orada, o an.
e.b.

Hiç yorum yok: