Pazartesi, Eylül 20

yeah sure, i'll be in unless i'm out don't knock if the lights are out or you hear voices or then i might be reading proust if someone slips proust under my door or one of his bones for my stew, and i can't loan money or the phone or what's left of my car though you can have yesterday's newspaper an old shirt or a bologna sandwich or sleep on the couch if you don't scream at night and you can talk about yourself that's only normal; hard times are upon us all only i am not trying to raise a family to send through harvard or buy hunting land, i am not aiming high i am only trying to keep myself alive just a little longer, so if you sometimes knock and i don't answer and there isn't a woman in here maybe i have broken my jaw and am looking for wire or i am chasing the butterflies in my wallpaper, i mean if i don't answer i don't answer, and the reason is that i am not yet ready to kill you or love you, or even accept you, it means i don't want to talk i am busy, i am mad, i am glad or maybe i'm stringing up a rope; so even if the lights are on and you hear sound like breathing or praying or singing a radio or the roll of dice or typing - go away, it is not the day the night, the hour; it is not the ignorance of impoliteness, i wish to hurt nothing, not even a bug but sometimes i gather evidence of a kind that takes some sorting, and your blue eyes, be they blue and your hair, if you have some or your mind - they cannot enter until the rope is cut or knotted or until i have shaven into new mirrors, until the world is stopped or opened forever. - bukowski
evet tabii, dışarda değilsem evdeyimdir, çalayım deme kapıyı ışıklar yanmıyorsa yada sesler geliyorsa, belki proust okuyorumdur eğer biri proust u yada kemiklerinden birini güvecim için kapımın altından atmışsa, sana ödünç para veremem veya gelip açamazsın birine telefon, alamazsın arabamdan arta kalanları ama ısrar edersen dünkü gazeteyi eski bir gömleği veya sandvicimi verebilirim yada uyuyabilirsin kanepemde gece bağırmadığın sürece ve anlatabilirsin kendini - bu çok doğal, kötü günler kapımızda ama ben çoluk çocuğa karışmak büyütüp harvardlarda okutmak veya boş bir arazi satın almak istemiyorum öyle yükseklerde değil gözüm biraz daha fazla hayatta kalabilmek tek niyetiim, bu yüzden eğer çalarsan kapımı ve ben açmazsam belki içerde bir kadın yoktur da çenemi kırmışımdır bağlayacak bir tel arıyorumdur veya kovalıyorumdur duvarkağıdımı süsleyen kelebekleri, yani demek istediğim eğer açmıyorsam açmıyorumdur, sebebiyse seni öldürmeye veya sevmeye ve hatta kabullenmeye henüz hazır olmamamdır, demek ki konuşmak istemiyorum, işim var, delirmişim, muhteşemim yada belki bir ip hazırlıyorum, bu yüzden ışıklar açık olsa bile ve bir soluk, dua, şarkı, radyo, zar, daktilo sesi duysan da çek git, günü değil gecesi değil, saati hiç değil, kabalığın verdiği cehalet değil, hiçbir şeyi incitmek istemem bir böceği bile ama bazen düzene sokmam gereken gerçekler biriktiriyorum ve mavi gözlerin, mavilerse eğer ve saçların, eğer varsa iki tel veya aklın - ip kesilip düğümlenene dek veya ben yeni aynalarda traş olana dek, dünya durana yada ebediyen açılana dek giremezler içeri. - bukowski + didem

Hiç yorum yok: