sporda yeni programımın ağırlığı altında yorulmuş, suyumu içip arabama binmiş sevgilimle konuşmuş ve motoru çalıştırmıştım. her zamanki gibi sakin. sonra arabanın burnunu çıkarmamla geri geri son sürat bana gelen röno yu gördüm. küt. arabadan çıkan boyama sarı teyze bana "arabama çarptınız" dedi. ya sabır 1. haklı çıkmak için bu kadar mücadele vereceğini bilsem tamam sen haklısın diyip susardım, ben bir noktada pes eder zannetmişim. yanlış. hayatımda ilk kez birini dövmeye bu kadar yaklaştım herhalde. beni alaya alarak konuşmalardan tutun, ölümlü dünyaya uzanan inanılmaz zaman kaybı bir monolog. bir noktada kendi kontrolumu kaybetmemek için polisi aradım ve arabanın içinde oturdum. bana gelip "ayağınıza kadar geliyorum siz arabanızda oturuyorsunuz" dediği noktada artık kontrol sahibi de değildim. polis geldi, bana acıyan gözlerle bakıp yardımcı olamıyoruz tutanakları siz tutacaksınız dedi. sports un güvenlik görevlisi aracı olup tutanağı tutmak istedi, bir akbaba misali durmadan beynimi didikleyen bu kadına karşı sabrımı korumam için. kendisi daha önce de kaza yapmışmış, hiç benim gibisini görmemişmiş. ben de suç benim olmadığı için neden terbiyesiz ben oluyorum anlayamadığımdan, kendisi süper high seviyesiyle (ikimiz de bu komunitenin insanıyız ağzı, komunite dediği de sports international) bana "size biraz akıl vermek istiyorum" dedi. gözümle gördüm diye başlayan bir cümle kurduktan sonra ben artık dayanamayıp ben de kıçımla bakmıyorum dedim, seviye düştü seviye düştü diye sayıklayınca dedim git içeri mikrofona konuş bütün sports bilsin seviyesizliğimi, yeter ki yarım saat önce hızla girdiğin hayatımdan aynı hızla çık. evraklarımızı güvenlik gidip fotokopi çektirdi. güvenliğe sarılmak istiyorum zaten en son gelip yüzde yüz haklısınız hiç kendinizi yıpratmayın dedi. ben yolda sinirden ağladım, evde ağladım. kadının o elektriğini üzerimden atamadım. atamıyorum, atmak için yazıyorum.